Haber Yolculuğu

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Sağlık
  4. »
  5. Dijital Yorgunluk: Modern Hayatın Sessiz Salgınına Karşı Çözümler haberyolculugu.com.tr’de!

Dijital Yorgunluk: Modern Hayatın Sessiz Salgınına Karşı Çözümler haberyolculugu.com.tr’de!

Haber Yolculuğu Haber Yolculuğu -
19 0
dijital yorgunluk - Dijital Yorgunluk: Modern Hayatın Sessiz Salgınına Karşı Çözümler haberyolculugu.com.tr'de!

Günümüz dünyasında ‘çok yorgunum’ serzenişi giderek yaygınlaşıyor. Medicana Sağlık Grubu Psikiyatri Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, bu durumun artık bir toplum meselesi haline geldiğini belirtiyor. Sürekli yorgunluğun tek başına bir teşhis değil, altında yatan pek çok nedenin bir sonucu olduğunu vurgulayan Yaşar, özellikle dijital yorgunluk kavramına dikkat çekiyor.

Modern Hayatın Hızlı Ritmi ve Yorgunluğun Kökenleri

Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, modern yaşamın hızının insan biyolojisinin kaldırabileceğinden daha yüksek bir tempoda ilerlediğini ifade ediyor. Sürekli yorgunluğun arkasında depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları ve iş yaşamının baskıları gibi pek çok faktörün yatabileceğini açıklıyor. Pandemi sonrası dönem ve artan dijital yükün bu durumu daha da ağırlaştırdığını belirten Yaşar, bu yorgunluğun aslında mevcut ruhsal sorunların yeni yaşam koşulları altında daha yoğun hissedilmesiyle ortaya çıktığını dile getiriyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘iş yaşamına özgü bir stres yanıtı’ olarak tanımlanan tükenmişlik sendromu (burn-out) da bu tablonun önemli bir parçası. Enerji tükenmesi, işle duygusal uzaklaşma ve mesleki verimlilikte azalma gibi belirtiler, modern dünyanın temposunun bireyler üzerindeki yıpratıcı etkisini gözler önüne seriyor.

Dijital Dünyanın Yorucu Etkisi: Dijital Tükenmişlik

Teknolojinin gelişimiyle birlikte bireylerin sürekli bir uyaran bombardımanı altında kaldığına dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, ‘dijital yorgunluk’ veya ‘sosyal medya yorgunluğu’ olarak adlandırılan yeni bir ruh sağlığı tablosunun ortaya çıktığını belirtiyor. Bildirimler, mesajlar, sosyal medyadaki kusursuz hayatlar algısı ve ‘geride kalma’ korkusu (FoMO), bireyleri sürekli bir tetikte olma haline itiyor. Bu durum, beynin sempatik sinir sistemini sürekli aktif tutarak kronik strese yol açıyor. Kortizol ve adrenalin seviyelerinin yükselmesiyle beden adeta ‘savaş ya da kaç’ moduna giriyor. Bu durum, vücudun kronik stresle başa çıkmaya çalışırken yıpranması anlamına gelen ‘allostatik yük’ olarak açıklanıyor. Yapılan araştırmalar, sosyal medyayı yoğun kullanan kişilerde kaygı, depresyon ve dikkat eksikliğinin yanı sıra belirgin yorgunluk belirtilerinin de gözlemlendiğini gösteriyor.

Yavaşlamak ve Dijital Detoks: Çözüm Yolları

Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, sürekli yorgunluğun bedenin ve zihnin bir alarm sistemi olduğunu vurgulayarak, çözümün yaşam ritmini yeniden ayarlamakta yattığını belirtiyor. Özellikle pandemi sonrası artan ekran süresinin, gençlerde ve çalışanlarda uyku bozuklukları, hareketsizlik ve özgüven sorunlarıyla ilişkili olduğunu ifade eden Yaşar, ‘dijital hijyen’ ve ‘dijital detoks’un önemine değiniyor. Dijital detoks, zaman yönetimi ve sınırlar koyma gibi davranışların zihinsel yorgunluğu azaltmada bilimsel olarak kanıtlanmış etkileri olduğunu söylüyor. Kendi iç sesimize ve başkalarının taleplerine sınırlar koyabilme becerisinin, tükenmişlikten korunmanın en önemli araçlarından biri olduğunu ekliyor. Yatmadan bir saat önce ekranlardan uzak durmak, melatonin salgılanmasını destekleyerek uyku kalitesini artırabilir. Belirlenen saatlerde bildirimleri kapatmak, sürekli tetikte olma halini azaltır. Zaman yönetimi ise sadece görevleri listelemek değil, enerjinin yüksek olduğu zamanları belirleyip zorlu görevleri bu saatlere planlayarak bilişsel tükenmeyi önlemeyi de kapsar.

Anı Yaşamak ve Kendine Şefkat

Yorgunluk ve tükenmişlik halinden korunmak için farkındalık (mindfulness) ve nefes egzersizleri gibi stratejilerin herkes tarafından uygulanabileceğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, anı yaşamaya odaklanmanın zihnin geçmiş kaygıları ve gelecek endişeleri arasında dolaşmasını azalttığını ifade ediyor. Düzenli diyafram nefesinin, dinlenme ve sindirimden sorumlu parasempatik sistemi aktive ederek stresi azalttığını açıklıyor. Enerjiyi tüketen değil, anlam ve amaç katan aktivitelere zaman ayırmak, aile ve arkadaşlarla vakit geçirmek de yalnızlık ve tükenmişlik riskini azaltan güçlü faktörler arasında yer alıyor. Son olarak, kendine karşı nazik olmak, hatalar karşısında yargılamak yerine destek olmak, mükemmeliyetçilikle mücadelede en etkili yol olarak öne çıkıyor. haberyolculugu.com.tr olarak, bu önemli sağlık sorununa dikkat çekerek sizleri bilgilendirmeyi görev biliyoruz.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir